31 Mart 2010 Çarşamba

more about the so-called "V"

Before diving into the concept of being or -more accurately- feeling "V", I would like to extend my special thanks to these ladies, since I appreciate it if they continue writing in here eternally, or at least for long long period of time. Hopefully, this initiative will act as the only sincere communication tool among us in the far future.

Neden böyle klişe bir giriş yaptığımı bilmiyorum ama o kadar çok yoğrulduğumu hissettim ki bu tarz girizgahlarla burada da öyle bir ruh haline girdim. Buranın bir blogtan ziyade küçük bir topluluğa hitap eden bir paylaşım platformu olarak var olacağını düşünüyorum, en azından şimdilik. Şimdi çıkış noktamız olan "V" değil burada önemli olan, bizim bu olayı ne kadar içselleştirdiğimiz, öyle ki artık bununla dalga geçebilecek kadar da benimsediğimiz bir durum olması daha içler acısı değil mi? Zaman gösterecek belki de aslında işin iç yüzü böyle değil. Kimbilir? Ben bilmem orası kesin :) Ben bilmem beyim bilir diyesim geldi tam da bu noktada.

Neyse lafı daha fazla uzatmayalım, nice maceralı ve bol yazılı günler dileyelim şu zamansızlık anlarında.

29 Mart 2010 Pazartesi

die-V nedir?

Bugün burada 4 yıllık bir kulübü yazı altına almak için toplanmış bulunuyoruz.

Kaderin bir cilvesi olarak aşk, erkekler, ilişkiler konusunda sıfırın altında bir ortalaması olan bir arkadaş grubuna sahip olmak bu kulübe asıl can damarını sağladı. Yıllarca ilişkilerimizde birbirimizden berbattık, sıçtık, batırdık. Ama suçu hep onlara attık. Ama bir noktaya geldik ki farkettik biz tam bir die-V hayatı yaşıyoruz. Aşık olmuyoruz, aşık olsak bile gerekeni yapamayacak kadar korkak, gururlu ve şımarık davranıyoruz. Sonra da kendi melankolimizde boğuluyoruz, sonra da histerik bir kahkaha atıp yola devam ediyoruz. Bir de yetmezmiş gibi herkese yalancı gülücükler atıyoruz.

Mutsuz muyuz? Çoğunlukla hayır bu bir hastalıkla yaşamak gibi bir şey. Bu konuda yapılacak bir şey yoktur, kimsenin elinden bişi gelmez, durum kanıksanmıştır. İşte bizim bu durumdaki konumumuz, mutluyuz...

Anlatacaklarımız sizi zaman zaman tam aksini düşündürtecek belki de ama bi dur düşün hayat bizim bu yazdıklarımızdan ibaret değil. Belki de bu konuda başarılı değiliz ya da umduğumuzu bulamadık ama hayat tüm güzelliğiyle devam ederken biz niye mutsuz olalım ki. Başka bir çok mutluluk kaynağımız oldu, aşk ve erkekler hariç.

İşte biz bu kronik rahatsızlığımızı daha iyi anlamak için belki de iyileşebilmek için hatta belki de bu süreci tersine çevirebilmek için üzerine yazmaya karar verdik.

Belki iyileşicez belki de die-V olucaz... Zaman gösterecek biz de yazıcaz.